Bilgi Talep Formu

MÜSİAD Çerçeve Dergisi'ne Konuk Olduk, AGS Global'i ve Hedeflerimizi Anlattık

AGS Global kurucu ortakları Ahmet Güler ve Abdülkadir Sıcakyüz, MÜSİAD Çerçeve Dergisi okuyucuları ile global düzeyde araştırma ve içgörü alanında sunduğumuz kapsamlı çözümleri paylaştı.
blog image

MÜSİAD Çerçeve Dergisi'nin Temmuz 2016 tarihli 75. sayısından;

AGS Global’in ortakları Abdülkadir SICAKYÜZ ve Ahmet GÜLER’le Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedefine ulaşması noktasında öne çıkan pazarlardan Turquality ve Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesine kadar pek çok konuyu ele aldığımız bir söyleşi gerçekleştirdik. Ahmet GÜLER “Ülkemizin kalkınmasında ve gelişmesinde ana etkenin ve asıl dinamonun katma değeri yüksek ihracat olduğunu iyi biliyoruz.” dedi. Abdülkadir SICAKYÜZ ise “Küresel rekabetin bu denli yoğun olduğu bir dönemde ancak bilgiyle ve bilinçle hareket eden firmalar, yeni pazarlarda yeni başarılara imza atabilecekler.” ifadelerini kullandı.

İhracatın geliştirilmesine yönelik hedef pazar analizi gibi çeşitli çalışmalar yapıyorsunuz. Bu süreçte nasıl bir rota izliyorsunuz?

Ahmet GÜLER: Araştırma çalışmalarımızda, her müşterimizin nevi şahsına münhasır olduğu gerçeğinden yola çıkıyoruz. Bu kapsamda hedef pazar analizi yapacağımız firmayı ve firmanın yer aldığı sektörü, derinlemesine masaya yatırıyoruz. İlk olarak, hedef pazarı belirlemek adına uluslararası geçerliliği olan verileri analiz ediyoruz. Doğru ürün ve doğru pazar analizlerimizin ardından ilgili hedef pazarları belirliyoruz. Hedef pazara ilişkin tüm bilgi kaynaklarını sürece dâhil ettiğimiz 360 derece araştırma yöntemini uyguluyoruz. Firmaya ve sektöre özgü anket formları geliştiriyoruz ve araştırma yapacağımız ülkede tüketiciden üreticiye, kamu tarafından satış kanallarına kadar her kesimi işin içine dâhil etme yoluna gidiyoruz. Ayrıca ilgili ülkede anketler, mülakatlar, fokus toplantıları ve gözlemler yapıyoruz. Bu sayede de hem nitel hem de nicel verilerin harmanlandığı ve içinde aksiyon planları olan hedef pazar analizlerini oluşturmuş oluyoruz. Hazırladığımız araştırma raporlarının kurumlarımız için bilgi kaynağı olmasının yanı sıra kılavuz ve pusula görevi görmesine de son derece önem veriyoruz. Burada çok önemli bir konunun es geçilmemesi gerekir. O da hedef pazarlarda başarılı olmak isteyen firmaların öncelikle kendi evinde kendi müşterisini çok iyi tanımaları gerekliliğidir. Biz küresel bir bakış açısının ancak yerel odaklanmayla başarılabileceğini, bununda öncelikle çıkış yaptığınız ülkenin dinamiklerine hâkim olmakla mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Mevlâna’nın pergel metaforu bu bakış açısını yansıtır ve global anlamda başarılı olmuş hemen her şirket bu stratejiyi başarıyla uygulamıştır.

Bu yüzden AGS olarak öncelikle Türkiye’nin çok iyi analiz edilmesi adına ülkenin tamamında birçok araştırmalar yapıyoruz. Şirketlerin ihracatta başarılı olabilmeleri adına yurtdışı pazar araştırmalarının önemine değinir misiniz?

Abdülkadir SICAKYÜZ: Hepimiz, günümüz modern hayatı içerisinde her an yığınla data yağmuruna maruz kalıyoruz. Veriler ve bilgiler bu yoğun bombardıman altında iç içe geçiyor. Dolayısıyla şirketler de bu akımdan payına düşeni alıyor. Bu konuyla alakalı özellikle ABD’de yoğun olarak “Big Data” çalışmaları yapılıyor. Temiz bir dataya sahip olan ve bunu faydalı bilgiye çevirebilen şirketlerin, önümüzdeki dönemin ayakta kalanları arasında yer alacağını düşünüyoruz. Küresel rekabetin bu denli yoğun olduğu bir dönemdeancak bilgiyle ve bilinçle hareket eden firmalar, yeni pazarlarda yeni başarılara imza atabilecekler. Araştırma çalışmaları bu noktada firmaların can simidi oluyor. Biz bu kapsamda doğru kurgulanmış ve ne istediğini bilen bir pazar araştırmasıyla firmalarımıza hem ışık tutuyor hem de stratejik aksiyon planları sunuyoruz. Böylelikle firmalarımız da adımlarını sağlam bir şekilde atmış oluyor. İşinizin başarısı en iyi müşterileri bulmaya, onları anlamaya ve onlarla bağ kurmaya bağlıdır. İnsanların izleme ve satın alma alışkanlıklarını etkileyen tüm faktörleri bulabileceğiniz bir kaynak olan AGS, sunduğu çözümler ile trendleri takip etmenize ve şirketinizi büyütmeniz için önemli iç görülerden faydalanmanıza yardımcı oluyor.

Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedefinin 500 milyar dolar olduğu biliniyor. Sizin gerçekleştirdiğiniz araştırmalar paralelinde Türkiye bu hedefe ne kadar yakın ya da bu hedefe ulaşabilmek için firmalar daha çok hangi pazarlarda ve sektörlerde aktif olarak yer almalı?

Ahmet GÜLER: Türkiye, geride bıraktığımız on yılda iktisadi ve siyasi olarak büyük başarılara imza attı. Ancak Türkiye’nin bulunduğu coğrafya son dönemde büyük dalgalanmalara ve çalkantılara maruz kaldı. Bilhassa etrafımızda cereyan eden çatışmalar, bizi ticaretten ziyade siyasi meselelerin içine çekiyor. Coğrafyamızın gerçeklerini göz ardı etmeden barış, güven ve istikrar adası olarak yolumuza devam etmeye mecburuz. Bu minvalde yoğun çaba sarf eden Hükümetimiz de ulaşılabilir hedefleri bir vizyon olarak kamuoyuna sundu. “Türkiye’nin 2023 Hedefleri”, bu vizyonun önemli bir parçasıdır. Hedeflerine ulaştığı takdirde kişi başına gelirini 25 bin dolara getirebilmiş, 500 milyar dolar ihracat yapan ve ilk 10 ekonomi içinde yer alan bir Türkiye, sadece kendisinin değil içinde bulunduğu Avrasya ve Orta Doğu için de çok büyük bir çekim merkezi olacaktır. Belirtilen bu hedeflere varmak için çok temel parametrelere ihtiyaç vardır. Örneğin, “verimlilik” başarılı olmanın en önemli etkenlerinden biridir. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan “Küresel Rekabet Endeksi”nde Türkiye 45. sırada yer almaktadır. Özellikle model almamız gerektiğine inandığımız Güney Kore ise 26. sıradadır. İhracat denilince akla gelen Almanya ise 5. sırada konumlanmıştır. Yine hedeflerimize ulaşmanın olmazsa olmazı Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarıdır. Türkiye, Küresel İnovasyon Endeksi’ne göre 141 ülke arasında 58. sırada yer almaktadır. Bu veriler ışığında yapısal olarak verimli ve inovatif olmamız, ihracatımızın kilogram fiyat değerini artıracak ve bizi hedefe ulaştıracaktır. Ülkemizin kalkınmasında ve gelişmesinde ana etkenin ve asıl dinamonun katma değeri yüksek ihracat olduğunu çok iyi biliyoruz. Fırsat pazarlarına dönecek olursak, Osmanlı döneminde hinterlant olan bölgeler her zamanihracatta avantaj elde edebileceğimiz pazarlar olmaya devam etmelidir. Yakın havzamızda İran, bizim için önemli bir pazar olma potansiyeli taşımaktadır. Körfez ülkeleriyle ise son dönemde kurulan yakın ilişkilerimiz, dış ticaretimizde başta inşaat ve altyapı sektörlerine önemli fırsatlar sunmaktadır. İhracatta zirve partnerlerimizden Almanya ve İngiltere, gelişmiş ve istikrarlı olmaları nedeniyle Türkiye için son derece önemli pazarlardır. Bu ülkelerde ihracat rakamlarının çok daha yukarılara taşınması hem elzem hem de mühimdir. Bu nedenle AGS Global olarak Berlin ve Londra’da temsilcilik açtık. Bizce, Almanya ve İngiltere’de iş yapan firmalarımız dünyanın her tarafında rahatlıkla ürünlerini pazarlayabilirler. Ayrıca ABD, henüz potansiyel ihracatımızı kinetiğe çeviremediğimiz büyük bir ekonomidir. Burada dünya nüfusunun önemli bir kısmını barındıran ve önümüzdeki yıllarda büyüyen orta gelir sınıfıyla dünya ekonomisinin ağırlık merkezi olacak Asya-Pasifik Bölgesi’ne ekstra parantez açmakta fayda var. Tüm gelişmeleri yakından takip eden, dinamik ve istikrarını güvenle harmanlamış bir Türkiye, hedeflerine ulaşacaktır. Özetle; AGS olarak özellikle diyoruz ki “Hattı ticaret yoktur, sathı ticaret vardır. O satıh tüm dünyadır.”

Devlet destekli markalaşma programı Turquality Projesi ve Ekonomi Bakanlığının uluslararası rekabeti ve ihracatı geliştirmeye yönelik Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (URGE) projesi ile ilgili neler söyleyeceksiniz?

Abdülkadir SICAKYÜZ: Turquality, bilindiği üzere 2004 yılında Sayın Kürşat Tüzmen’in bakanlığı döneminde hayata geçirilmiştir. Bu, Türk markalarının uluslararası arenada dünya markaları olması prensibini esas almış bir programdır. Geride bıraktığımız 12 yılda programa dâhil olan firmaların ciddi atılımlar yaptığına şahit olduk. Biz Turquality süreçlerini AB müzakere sürecine benzetiyoruz. Önemli kriterleri yerine getirmeniz isteniyor ve bu sayede ihracatın şampiyonlar ligine dâhil oluyorsunuz. Her şeyden önce firmalar için çok önemli bir çıpa olan Turquality programı şirketlerimize ciddi miktarda maddi teşvik sağladığı gibi aynı zamanda onları kurumsallaştırıp sistematik bir şekilde işler hâle getiriyor ve her hâlükârda kazançlı çıkan firma oluyor. URGE ise kümelenmeyi ve iş birliğini esas alan son derece faydalı bir program. Özellikle tek başına sınırlı imkâna sahip olan firmaları bir araya getiren ve ölçek ekonomisiyle onları yurtdışına açan URGE, önemli miktarlarda maddi teşvikler sağlamaktadır. KOBİ’lerin ve STK’ların, URGE projelerinden daha etkin bir şekilde faydalanabilmesi için Ekonomi Bakanlığınca pre-finansman mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. KOBİ’lerimizin URGE programlarını çok daha yakından takip etmeleri ile dünyaya açılmanın çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Gerek Turquality gerekse URGE programı firmalarımız için eşsiz fırsatlar sunmaktadır. Büyümek, yurtdışına açılmak, markalaşmak ve hepsinden önemlisi kurumlarını gelecek nesillere taşımak isteyen firmalar mutlaka bu programlardan yararlanmalıdır. Turquality programını, özellikle kurumsallaşma kültürü olan veya bu yola giren firmalarımıza şiddetle tavsiye ediyoruz.

Bir de danışmanlık hizmetlerine değinecek olursak doğru alanlarda, zamanlarda ve konularda danışmanlık hizmeti almak işletmelere ne gibi katkılar sağlamaktadır?

Ahmet GÜLER: Varlığını birkaç nesil sürdüren ve özellikle Batı menşeli işletmeleri mercek altına aldığımızda alanında uzman kişilerle çalışma prensibine çok fazla önem verdiklerini görüyoruz. Türkiye’de hatırı sayılır kurumlar ve holdingler, daima dış kaynaklardan danışmanlık hizmetleri alıyor. Bilhassa yurtdışına açılmak veya iç yapısını sistematik hâle getirmek isteyen KOBİ’lerin ise birçok noktada tıkandığını görüyoruz. Bu durumun, işin ehli ve dışarıdan bakan gözler tarafından çözülebileceğine inanıyoruz. İşletmeler de ülkeler gibi “Orta Gelir Tuzağı”na düşebiliyor. Hızla belirli bir noktaya gelen firmalar, şayet organik büyümelerini sürdüremiyorlarsa mutlaka danışmanlık firmalarından yardım almalılar.

MÜSİAD’ın bünyesinde yer alan Danışmanlık ve Eğitim Sektör Kuruluna değinecek olursanız, neler söylersiniz? Bu sektör kurulunun amaçları ve faaliyetlerini Çerçeve okurlarıyla paylaşır mısınız?

Abdülkadir SICAKYÜZ: MÜSİAD binlerce müteşebbisin bir araya geldiği çok önemli bir platformdur. Bu platform, koşmak isteyenlerin sesi, soluğu ve cemiyeti olmuştur. Ülkemizi kalkındıracak ve aydınlık yarınlara taşıyacak olan Anadolu çocuklarının bir araya gelişleridir. Nicelik arttıkça nitelikte artmakta ve bu durum danışmanlık ile eğitim ihtiyacını beraberinde getirmektedir. Bu ihtiyaç doğrultusunda hâlen başkan yardımcılığı görevini yürüttüğüm MÜSİAD Danışmanlık ve Eğitim Sektör Kurulunu 2014 yılında kurduk. Sektör Kurulu olarak danışmanlık ve eğitim alanlarında üyelerimizin ihtiyaçlarının belirlenmesi ve en doğru şekilde yönlendirilmesinin yanı sıra sektörde faaliyet gösteren firmalarımızın gelişimine katkı sağlayacak faaliyetler sürdürmekteyiz. Kuruluşundan bu yana MÜSİAD üyelerine katkı sağlamak adına Ekonomi Bakanlığı, Bilim ve Sanayi Bakanlığı, KOSGEB gibi kurumlarla iş birliği içinde projeler gerçekleştirmekteyiz. Bu kapsamda çeşitli seminerler, konferanslar ve yurtdışı iş gezileri organize ettik. Ayrıca bilginin zekâtına yürekten inanıyoruz ve bu konuda arkadaşlarımızla beraber faydalı işler yapmaya çalışıyoruz.

 

YAYINA ERİŞMEK İÇİN TIKLAYINIZ..

Resim Galerisi

Markalar Yeşil İhracatla Büyüyecek

01 Ağustos 2024 | BÜLTEN

Flash Haber'de İşin Seyri'ne Konuk Olduk

25 Eylül 2023 | BASINDA AGS

Gençlik: Algılar ve Ötesi

02 Aralık 2020 | BLOG

TVNET "Makroskop" Programına Konuk Olduk

30 Mayıs 2020 | BASINDA AGS

17. MÜSİAD Expo'da Yerimizi Aldık

25 Kasım 2018 | BÜLTEN

İş Dünyası ABD'ye Güvenmiyor

06 Şubat 2018 | BÜLTEN

AGS Global, TÜAD Ailesine Katıldı

01 Aralık 2017 | BÜLTEN

Bir Öykü.. AGS Global

05 Ekim 2011 | BLOG

Hedefe ulaşmanız için sizinle çalışmaya hazırız