Bilgi Talep Formu

'Tünelin Ucundaki Işık mı, Yeni Bir Tünel mi?'

AGS Global'in Trump 2.0 döneminde gümrük vergileri, iç siyasi gündem, faiz ve jeopolitik risklere odaklanan yeni araştırması, 2025'in ilk yarısında iş dünyasının temkinli seyrini ve küresel belirsizlikler karşısındaki stratejik duruşunu ortaya koydu.
blog image

Dışarıda Trump 2.0 dönemi ve agresif gümrük vergileri, içeride ise sıcak siyasi gündem ve faiz tartışmaları sürerken, 2025’in ilk yarısında iş dünyası birçok zorlu faktörle karşı karşıya. Bağımsız araştırma şirketi AGS Global tarafından 24-28 Nisan 2025 tarihleri arasında Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden 155  iş insanının katılımıyla yapılan “Tünelin Ucundaki Işık mı, Yeni Bir Tünel mi?”  başlıklı araştırma, iş dünyasının birbirinden zorlu maddelerle dolu ajandasını mercek altına alıyor.

Türkiye’nin önde gelen sanayi ve ticaret şehirlerinden iş sahibi ve C seviye 155 iş insanı ile yapılan araştırmanın ilgi çekici veriler şöyle sıralanıyor..

Küresel Görünümde Trump Endişesi

Katılımcılara “Trump’ın ikinci döneminde ABD’nin açıkladığı agresif gümrük vergileri sonucunda küresel ekonominin”  nasıl bir görünüm kazanacağı sorulduğunda, 10 iş insanından 8’i (%80,7), daha kötüye gideceğini söylerken, sadece %3,2’si iyimser olduğunu, %16,1’i ise kararsız kaldığını söylüyor.

Gümrük vergilerinin Türkiye açısından sonuçları sorulduğunda ise yeni fırsat alanları yaratacağını düşünenlerin oranı %38,7’ye yükselirken, her 10 iş insanından 6’sı (%58,1) yeni sorunlar doğuracağını söylüyor.

Diğer yandan, yine her 10 iş insanından 6’sı (%58,1) ABD’nin gümrük vergileri konusunda geri adım atmayacağını ve daha da agresifleşeceğini düşünüyor. Buna karşılık %29’luk bir kesim ise geri adım seçeneğine vurgu yapıyor.

Faiz Artışı Uzun Vadede Tedirgin Ediyor

İş dünyası temsilcilerinin son siyasi gelişmeler sonrası ekonomik ivme kaybının önüne geçmek için faiz artışına gidilmesine ilişkin yorumları ise tabir-i caizse tam ortadan ayrılmış durumda.

Buna göre katılımcı iş insanlarının %38,7’si TCMB’nin faiz artışını enflasyonla mücadele için olumlu bir adım olarak değerlendirirken, %35,5’i ise kısa vadede olumlu gözükse de uzun vadede riskli olduğunu ifade ediyor. %25,8’lik bir kesim ise iş dünyası üzerindeki yüklerin arttığı yönünde görüş bildiriyor.

Benzer bir eğilim Türkiye ekonomisine güvende de kendisini gösteriyor.

Buna göre TCMB’nin faiz artışı kararıyla Türkiye ekonomisine güvenim arttı diyen iş insanlarının oranı ile güvenim azaldı diyenlerin oranı %32,3 olarak eşitlenirken, %35,4’lük bir kesim ise herhangi bir değişiklik yaşamadığını söylüyor.

AB ile Yakınlaşmaya Bakış Olumlu, Çin’e Yaklaşım Çekimser

Araştırmaya katılan iş insanlarının yarısından fazlası (%54,8), AB ile Türkiye yakınlaşmasının ticaret hacmi ve yatırım artışına olumlu yansıyacağını düşünürken, üçte birlik kısmı (%32,3) ise uyum süreci ve regülasyonların maliyetleri artıracağını söylüyor. Diğer yandan, ilişkilerdeki belirsizliğin olumsuz yansıdığını söyleyenlerin oranı ise %42 seviyesinde. %19,3’lük bir kesim ise AB’den ziyade, bölgesel pazarlara öncelik verilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Çin’le ekonomik ilişkilerin sonuçlarına yönelik yeni yatırım ve finansman seçeneklerinin artmasına vurgu yapanların oranı %51,6 olurken, %41,9’luk kesim ise tedarik zinciri çeşitliliği ve üretim maliyetlerinde avantaja işaret ediyor.

Ancak %58,1’lik bir kesim ise düşük maliyetli Çin ürünlerinin yerli üreticiler üzerinde baskı üretme riskine dikkat çekiyor. 5 iş insanından biri ise (%19,3) teknolojik ve dijital işbirliklerine vurgu yapıyor.

Diğer yandan, Suriye’de yeni dönemin yeni ticari fırsatlar anlamına geldiğini ifade edenlerin oranı %41,9 olurken, terör ve mülteci sorunu politikalarının boyut değiştireceğini düşünenlerin oranı ise %35,5. 4 iş insanından biri ise (%25,8) belirsizlik yaratacağı ve risk algısını yükselteceği fikrinde. Ekonomik etkisinin sınırlı olacağını söyleyenlerin oranı ise %19,3.

Faiz Artışına Karşı “Bekle-Gör”

Şirket temsilcileri TCMB’nin faiz artışında şirketlerinin pozisyonu konusunda da ayrışmış durumda. %38,7’lik bir kesim faiz artışının etkisinin sınırlı olacağını ve kısa vadeli planlarını revize edeceklerini söylerken, %41,9’u ise orta-uzun vadeli yatırımların gözden geçirileceğine dikkat çekiyor. %19,4’lük bir kesim ise ciddi revizyon ihtiyacı doğduğunu söylüyor.

Diğer yandan, 2025’in ikinci yarısında araştırmaya katılan şirketlerin %45,1’i çalışan sayısı konusunda mevcut seviyeyi korumayı planladığını söylerken, %38,7’si ise istihdamda daralmaya gideceğini ifade ediyor. Ancak 10 şirketten biri (%9,7) artış seçeneğini değerlendiriyor.

Kur ve Enerji Maliyetleri Zorluyor

Döviz kurundaki oynaklığın şirketlere en büyük yansıması sorulduğunda, maliyet yönetimi zorlukları (%32,3) ve yatırım kararlarının yavaşlamasına işaret ederken(%32,3), ihracat avantajına işaret edenlerin oranı %9,7 ile son sırada.

Enerji maliyetlerinin yarattığı yansıtmalar arasında yine üretim maliyetleri (%29) en büyük komplikasyon olarak öne çıkıyor.

2025’in İkinci Yarısı İçin Motto: Mevcudu Koru

Şirketlere 2025’in ikinci yarısında odaklanacakları başlıklar sorulduğunda en çok öne çıkan iki sonuç: %38,7 ile mevcudu korumak ve %35,5 ile yeni pazarlara açılmak olarak öne çıkıyor. Onu dijital dönüşüm (%29) ile sırasıyla aynı orana sahip AR-GE ve ürün geliştirme, finansal dayanıklılık ve ihracat başlıkları (%22,6) izliyor. Diğer takipçi ise %19,3 ile kurumsallaşma.

Yeşil dönüşüm ve marka-iletişim yatırımları ise %3,2 ile son sırada kendisine yer buluyor.

2025 yılında şirketlere jeo-politik gelişmeler karşısındaki refleksleri sorulduğunda yatırım kararlarında temkinlilik (%25,8) ve yeni bölgesel fırsatlar için arayış (%25,8) aynı puanda iki eğilimi temsil etse de,  AGS Global’in ikonikleşmiş B2B nabız ölçeri, “İş Dünyası Duygu Barometresi”nde temkinli bekleyişe devam diyenlerin oranı %64,5 ile tarihsel zirvelerinden birini yakalamış durumda.. Diğer yandan, fırsatlar için tetikte diyenlerin oranı ise %19,3 ile çok gerilerden onu izliyor.

Esnek ve Pro-Aktif Şirketler İçin Tünelin Sonu Daha Yakın

Araştırma sonuçlarını değerlendiren AGS Global Kurucusu ve CEO’su Ahmet Güler, 2025’e başlarken, beklenen dengelenme yılı olabileceğine işaret ettiklerini ancak hem küreselde hem de içeride yaşanan gelişmelerin beklentileri ertelediğini belirtti ve şöyle dedi: “Şirketlerin temkinlilik düzeyi, yılın başına göre çok daha ileri seviyede. Elbette, finansal dayanıklılığa yatırım yaparken, yeni fırsatlar arıyorlar ancak mevcudu korumak eğilimi açık ara en baskın motif konumunda. Trump’ın agresif vergilerinin yarattığı yeni kaos ve Çin’in diğer pazarlara saldırma riskiyle birlikte, içeride faizin yeniden yükselmesi beklenen iyileşme için biraz daha beklemememiz gerektiğini gösteriyor.

Güler: “Diğer yandan, gümrük vergilerinden payına düşeni daha az almış ve AB, ABD, Çin ve Suriye’de yeni ilişkiler geliştiren bir ülke olarak Türkiye’de şirketler daha pro-aktif görünüm kazanıyor ve fırsatlara odaklanıyor. Bu süreçte, beklemeyi seçen şirketleri daha acı bir reçete beklerken, finansal dayanıklılığa, kurumsal ve dijital dönüşüme ve dahası ihracatta yeni pazarlara odaklanan esnek şirketler için büyük fırsatlar öne çıkıyor. Bu şirketler için tünelin sonundaki çıkış beklenenden daha yakın olabilir ” diyerek sözlerini tamamladı.

 

RAPORUN TAMAMINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ..

 

Araştırmanın Basın Yansımaları İçin:

📌 Dünya Gazetesi: https://www.dunya.com/dunya-hashtag/is-dunyasindan-temkinli-bekleyis-haberi-774708

📌 Türkiye'de İş Dünyası: https://turkiyedeisdunyasi.com/is-dunyasi-belirsizlik-ortaminda-stratejik-bekleyiste-41812/

AGSSocial: Sosyo-Ekonomik Araştırmalar ile paydaşlarımız için en net, gerçek ve güvenilir verileri, güçlü içgörüler eşliğinde sunuyor, hızla dönüşen toplumsal beklenti ve taleplere kulak vermenizi sağlıyoruz. 

Hedefe ulaşmanız için sizinle çalışmaya hazırız