“Türkiye Ekonomi Modeli": İş Dünyası, Temkinli Bekleyişine Devam Ediyor
6-8 Ekim 2022 tarihleri arasında 212 iş insanıyla gerçekleştirdiğimiz araştırma; Türkiye Ekonomi Modeli, mevcut ekonomik gündem ve gelecek beklentileri hakkında birbirinden çarpıcı görüşler içeriyor.
Dünya yüksek jeo-politik tansiyondan gelişmiş ülkelerdeki faiz artırımlarına, Avrupa’daki resesyon riskinden enerji krizine zorlu bir gündemin içerisinden geçiyor. Ülkemizde ise yaklaşan seçimin yanı sıra, tek haneye indirilmesi planlanan politika faizi ve cari dengeyi önceleyen “Türkiye ekonomi modeli” ile ilgili tartışmalar sürüyor.
6-8 Ekim 2022 tarihleri arasında Türkiye’nin önde gelen sanayi ve ticaret şehirlerinden 212 iş insanıyla gerçekleştirdiğimiz araştırma, bu konularda birbirinden çarpıcı görüşler içeriyor.
İş Dünyası “Türkiye Ekonomi Modeli” Konusunda Karamsar
Araştırmaya katılan iş insanlarının %52,8’i hükümet tarafından açıklanan yatırım, üretim, istihdam ve ihracat başlıklarını önceleyen “Türkiye ekonomi modelinin” başarıya ulaşmayacağını belirtirken, her 5 iş insanından 1’i bu konuda “olumlu” bir yaklaşıma sahip. Kararsızların oranı ise %25,5.
Enflasyon İş Dünyasının Ajandasında İlk Sırada
İş dünyasına mevcutta Türkiye ekonomisinin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlar sorulduğunda enflasyon (%79,2) ile açık ara ilk sırada yer alırken, onu ekonomi yönetimindeki hatalar (%57,5) izliyor. Diğer öne çıkan unsurlar ise; enerji ve hammadde fiyatlarındaki artış (%44,3), kurdaki yukarı yönlü hareketler (%39,6) ve yüksek dış borç (%32,1) olarak öne çıkıyor.
Ufukta Ekonomi Yönetiminin Yaklaşımları, İnatçı Enflasyon ve Kur Hareketleri Var
Katılımcılara “gelecekte Türkiye ekonomisini bekleyen riskler” sorulduğunda ise ilk sırada ekonomi yönetiminin yetersizlikleri (%45,3) yer alırken, onu inatçı enflasyon (%43,4), döviz kurundaki hareketler (%42,5) ve seçim ekonomisi (%37,7) başlıkları izliyor.
Sınırda Karbon Vergisi Henüz Risk Değil, Salgın Rafa Kalkmış Durumda
Cari açık (%35,9) ve gıda, enerji ve konut fiyatlarının tetiklediği sosyal huzursuzluklar (%33,9) diğer öne çıkan başlıklar olurken, yeşil mutabakat ve sınırda karbon vergisi ile (%3,8), yeni salgınlar ve kapanmalar (%4,7) iş dünyasının gelecekte risk olarak gördüğü başlıklar arasında değil.
Diğer yandan, iş dünyası iş gücü açığının derinleşmesi ya da bankacılık krizi gibi başlıklara da gelecekteki riskler arasında yer vermiyor.
“Tek Haneli Politika Faizi” İçin Doğru Zaman Değil
Araştırma kapsamında görüşü alınan her 2 iş insanından biri Türkiye ekonomisinin 2023 yılına tek haneli politika faizi ile girmesine karşı olduğunu belirtirken, bu yaklaşımı benimseyenlerin oranı %26,4. Kararsızlar ise %23,6 orana sahip.
Tek haneli politika faizine olumsuz yaklaşanların en çok vurguladığı nedenlerin başında ekonomi yönetiminin liyakatten uzak, seçim odaklı ve bilimsel olmayan yaklaşımları ile bu oranların piyasa gerçeklerini yansıtmadığı geliyor. Diğer yandan; olumlu yaklaşanların temel argümanı ise yüksek faizde üretim çarklarının dönmeyeceği ve Türkiye’nin kendi özgün ekonomik modelini oluşturmasının zorunlu olduğu yönünde.
İş Dünyası Mevcut Yaklaşımı Yeterli Bulmuyor
Araştırmaya katılan iş insanlarının %58,5’i mevcut hükümetin ekonomik sorunları giderebilecek yaklaşımlara sahip olmadığını ifade ederken, %21,7’lik kesim ise çözümü mevcut hükümette görüyor. Diğer yandan; kararsızların oranı ise %19,8.
İş Dünyasının Mottosu: Fırsatları Temkinli Şekilde Bekleyelim
İş insanlarına şirketlerinin 2023 yılına ilişkin genel yaklaşımları da sorulurken, %46,2’sinin “temkinli bekleyişe devam edeceği”, %36,8’inin ise “fırsatlar için tetikte” olacağı görüldü. Buna karşın içe kapanma-daralma yanlıları %9,4; iştahlı büyüme taraftarları ise %7,6 paya sahip.
Araştırma sonuçlarını kamuoyu ile paylaşan AGS Global Araştırma Kurucu Ortağı Ahmet GÜLER; “Dünya jeo-politik tansiyon, enerji krizi, finansal sıkılaşma politikaları ve resesyon gibi başlıklarla uğraşırken, Türkiye ise yenilenmiş altyapı yatırımları ve pandemi sonrası oluşan jeo-lojistik fırsatlar ışığında, düşük faiz ve yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı önceleyen kendi ekonomik modeline odaklanmış durumda. Ancak, ekonomi yönetiminin bu yaklaşımı, iş dünyasından geçer not almış değil ve gelecekte bu yaklaşımın sorunlar yaratacağına inanılıyor. Üstelik seçim sonrası nasıl bir ekonomik manzarayla karşılaşacağımız hala soru işareti” dedi.
Enflasyonla birlikte büyümenin getirdiği risklere dikkat çeken GÜLER, “Enflasyon ve enerji & hammadde ithalatçısı Türkiye’nin kur hareketlerine karşı kırılganlığı bu modelin en temel sorunları. Üstelik, FED’in sıkılaşma politikaları, Avrupa’da resesyon, enerji fiyatlarındaki artış ve jeo-politik riskler gibi bizden kaynaklı olmayan ve kontrol edemediğimiz nedenler, bu sorunları daha da derinleştirebilir. Buna seçim ekonomisini de eklediğimizde, iş dünyasının temkinli bekleyişe devam etmesini anlamak mümkün. Bununla birlikte, tüm bu sorunlara karşı yıllara dayalı bir bağışıklık geliştiren iş dünyamızın fırsatlara da kulağını tıkamadığını ve takipte olduğunu görüyoruz ki, bu da geleceğe olumlu bakmak için önemli bir neden. Bu nedenle, Türkiye ekonomi modeli bekleyen ancak fırsatlar için tetikte olan iş dünyasına artı ve eksileriyle çok daha şeffaf ve bilimsel bir şekilde anlatılmalı” diyerek sözlerine son verdi.
RAPORUN TAMAMINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ..
AGSSocial: Sosyo-Ekonomik Araştırmalar ile paydaşlarımız için en net, gerçek ve güvenilir verileri, güçlü içgörüler eşliğinde sunuyor, hızla dönüşen toplumsal beklenti ve taleplere kulak vermenizi sağlıyoruz.