İş Dünyası Rus İşgalinden Rahatsız
Dünyanın gündeminde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş ve başta enerji krizi olmak üzere olası etkileri var. Türk iş dünyasının savaşa ve Türkiye ekonomisine olası etkilerine bakışını ölçmek amacıyla 213 iş insanıyla çarpıcı bir araştırma gerçekleştirdik.
Tüm dünyanın gözü 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaşa çevrilmiş durumda. İşgal ve Ukrayna’nın direnişi sürerken, Batı dünyası ise Rusya’ya yönelik birbiri ardına yaptırımlar açıklıyor. Diğer yandan; küresel ekonomi çevrelerinin en büyük endişesi ise iki ülkenin petrol, doğalgaz, değerli metaller, buğday gibi ürünlerde sahip olduğu stratejik tedarikçi pozisyonu nedeniyle olası bir enerji ve emtia krizi. Bölgenin önemli aktörü Türkiye, her iki ülkenin de stratejik partneri olması itibariyle gelişmeleri dikkatle izliyor.
Bu doğrultuda; Türk iş dünyasının savaşa ve Türkiye ekonomisine olası etkilerine bakışını ölçmek amacıyla farklı sektörlerden 213 iş insanıyla 25-26 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz araştırma dikkat çekici sonuçlar içeriyor.
Küresel Endişelerin Merkezinde Enerji Krizi ve Emtia Fiyatlarındaki Artış Var
Araştırmaya katılan iş insanlarına göre; Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin küresel ekonomiye muhtemel olumsuz etkileri enerji krizi (%77,5), emtia fiyatlarındaki hızlı yükseliş (%69) ve gıda fiyatlarında artış (%66,2) olarak sıralanıyor. Karadeniz ticaretinde lojistik sorunlar (%50,7) ve ülkelerde çıkabilecek sosyal huzursuzluklar (%47,9) diğer öne çıkan başlıklar. Diğer yandan; nükleer riskler (%16,9) ve 3. Dünya Savaşı (%14,1) seçenekleri ise oldukça gerilerden geliyor.
İş Dünyasına Göre Rus İşgali, Türkiye Ekonomisi İçin Bir Tehdit
Araştırmaya göre; Türk iş dünyası temsilcilerinin %62’si Ukrayna’nın işgalinin, Türkiye – Rusya ilişkilerine “olumsuz” etki edeceğini belirtirken, herhangi bir “etkisi olmayacağını” ifade edenlerin oranı ise %22,5. %7’lik bir kesim ise gelişmelerin Türkiye – Rusya ilişkilerini “olumlu” etkileyeceğini öngörüyor.
Diğer yandan; katılımcıların %90,1’i işgalin Türkiye ekonomisini “olumsuz” etkileyeceğini düşünüyor. Herhangi bir etkisi olmayacağını ifade edenlerin oranı %2,8 ile sınırlı kalırken, “olumlu etkiler” diyenlerin oranı ise yine sadece %7.
Rus işgalinin Türkiye ekonomisi için risk teşkil ettiği faktörlerin başında döviz kurlarındaki yükseliş (%82,8) geliyor. Enerji (petrol, doğalgaz, elektrik) fiyatlarında artış ve arzda daralma ise %79,7 ile bir diğer önemli risk. Turizm gelirlerinde düşüş (%78,1) ile altın ve diğer değerli metallerin fiyatlarında artış (%70,3) katılımcıların vurgu yaptığı diğer risk faktörleri.
Araştırma kapsamında öne çıkan çarpıcı sonuçların başında ise; savaşın gündeme getirdiği olası enerji krizi ışığında katılımcıların %98,6’sının Türkiye’nin alternatif enerji yatırımlarını artırması gerektiği yönündeki düşüncesi geliyor.
İş Dünyası “Temkinli Bekleyişini” Sürdürüyor
Araştırma kapsamında; katılımcıların %62’si Rusya-Ukrayna savaşının işlerine etkilerinin olumsuz olacağını düşünürken, %23,5’lik bir kesim ise savaşın, işlerine etkisi olmayacağını düşünüyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında; iş dünyası temsilcilerinin %43,7’si şirketinin 2022 yılı için yaklaşımını “temkinli bekleyişe devam” olarak tanımlarken, fırsatlar için tetikte olanlar (%29,6) ve iştahlı büyüme yanlıları (%16,9) olarak sıralanıyor. Aralık ayına göre fırsatlar için tetikte olanların 7,4 puan gerilediği, iştahlı büyüme yanlılarının ise 0,7 puan arttığı görülüyor.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren AGS Global Araştırma Kurucu Ortağı Ahmet GÜLER; “Rusya-Ukrayna savaşı derinleşirken, Batı’dan yaptırım haberleri gelmeye devam ediyor. Stratejik partnerimiz olan Ukrayna'nın bölgemizde önemli bir aktör olan Rusya tarafından saldırıya uğraması, Türkiye’de halkın çoğunluğu gibi iş dünyasını da fazlasıyla rahatsız etmiş durumda. Nitekim, 10 iş insanından 9’u işgalin Rusya ile Türkiye ilişkilerini “olumsuz” etkileyeceğini söylüyor” dedi.
Savaşın Türkiye ekonomisine özgü kırılganlıkları tetikleme riskine dikkat çeken GÜLER, “Rusya ve Ukrayna önemli ihracat destinasyonlarımız olmasının yanı sıra, turizmde de en çok ziyaretçi çektiğimiz pazarlarımız. Diğer yandan; enerji ve birçok sanayi girdisinde de önemli ithalat partnerlerimiz. Dolayısıyla, savaşın Türkiye ekonomisi açısından olumsuz sonuçları kaçınılmaz. Ayrıca, küresel konjonktürden farklı olarak iş dünyamız böyle bir işgalin döviz kurundaki kırılganlıkları tetikleyeceğini düşünüyor ki, özellikle, 2022’ye başlarken “yeni ekonomi modeli” çatısı altında; üretim, yatırım, istihdam, ihracat ve cari denge kavramlarıyla yola çıkan Türkiye’nin başta turizm gelirleri ve enerji ithalatı gibi konularda bu hedeflerinden negatif yönde sapması en önemli risklerin başında geliyor. Bu nedenle; Türkiye’ye düşen görev, arabulucu rolünü üstlenmesi ve barışı tesis etmesi. Bu sayede, insani krizin önüne geçilebileceği gibi, Türkiye’nin bölgedeki aktör rolü pekişecek ve iş dünyası açısından hedeflere giden yolda jeo-politik öngörülebilirlik artacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.
RAPORUN TAMAMINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ..
AGSSocial: Sosyo-Ekonomik Araştırmalar ile paydaşlarımız için en net, gerçek ve güvenilir verileri, güçlü içgörüler eşliğinde sunuyor, hızla dönüşen toplumsal beklenti ve taleplere kulak vermenizi sağlıyoruz.